Herkese merhabaa,
Öncelikle bunun benim ilk yazım olduğunu belirtmek istiyorum. Blog yazmanın çok faydalı olduğunu belirten bir yazıyı okuduktan sonra blog açmaya karar verdim. ☺
Çok unutkan olduğum için bu blogun bana çok fayda sağlayacağını umuyorum. Sözü daha fazla uzatmadan sizi yazıyla baş başa bırakıyorum.
Ekip olarak sürdüğümüz projemiz 16 Ağustos’ta Bilgiyi Ticarileştirme Merkezi (BTM) tarafından onay aldı. BTM ailesinde şu anda ön kuluçkada yer almaktayız. Ön kuluçka bize 2 aylık randevulu ofis kullanımı, mentör desteği ve sonunda gelişme kaydedersek yatırımcılara da fikir/projemiz tatlı gelirse yatırım desteği alma imkanı sağlıyor. Aynı zamanda iş fikrimizi hayata geçirirken bize lazım olan eğitimleri sağlamasının yanı sıra çok değerli yatırımcı ve iş hayatında deneyimli uzmanları bizimle bir araya getiriyorlar.
Bu söyleşi de onlardan birisiydi. Söyleşimizin konuğu
’di. Kendisi orta ve lise öğrenimini Robert Kolejinde tamamladıktan sonra, lisans eğitimini İstanbul Teknik Üniversitesi Elektronik Mühendisliğinde yapmış. Boğaziçi Üniversitesi’nde Biyomedikal Mühendisliği, Amerika Birleşik Devletleri Rice Üniversitesi’nde ise Elektronik ve Bilgisayar Mühendisliği üzerine iki ayrı dalda yüksek lisans derecesi almış. Doktorasını Rice Üniversitesi Elektronik ve Bilgisayar Mühendisliği’nde, post doktorasını ise 1996’da Johns Hopkins Üniversitesi’nde, Biyomedikal Mühendisliği alanında tamamlamış. NSF başta olmak üzere dünyada yeni bilim dallarının oluşmasına ve uzun vadeli bilimsel gelişmelere katkı sağlayacak yıllık ortalama 290 milyon dolarlık fonların yönetimini gerçekleştirdi. NSF’deki 8 yıllık görevinde (Bush ve Obama dönemlerinde), MIT, Harvard, Stanford, Brown, Princeton, Rice, Johns Hopkins, Yale, Cornell ve Columbia başta olmak üzere 400’den fazla üniversiteye ve kuruma yönettiği fonlarla hizmet etti.
Kendisi aynı zamanda ilkokul 3. Sınıf hayat bilgisi kitaplarında rol model olarak yer almış. Semahat hanım başarılarıyla olduğu kadar mütevazı tavırlarıyla dikkatimi çekti. Bu kadar başarılı bir insanda hiç mi ego olmaz. Kendisi bizimle kürsüden değil de aynı zeminde oturarak, bir aile ortamında olduğu gibi sohbet etmekten çok mutlu olduğunu söyledi. Ar-ge’nin çok önemli olduğu zaten aşikar fakat kendisinin söylediğine göre ar-ge kadar ür-ge’de (ürün geliştirme) çok önemliymiş. “Fikrin fikir üretmesi gerek.” Mantığıyla ür-ge’ye devam etmemiz gerektiğini söyledi.
Amerika’da diğer bakanlıkların hepsine NSF’deki gibi yıllık bütçenin %3’ünü kullanarak küçük işletmelerin açılmasını destekleme zorunluluğu getirilmiş. Bu sayede yeni alanların gelişmesine önderlik ediliyor. Şu anda Türkiye’de 19 alanda büyük beyin gücü bulunmaktaymış. Bu beyin gücünü iyi kullanabilirsek gelişmekte olan Doğu ve Afrika sorunlarını çözerek ve bu çözümleri onlara satarak iyi bir sıçrama elde edebiliriz.
Konuşmanın sonunda BTM ailesi olarak kendisiyle bir fotoğraf çekildik. Her ne kadar arkalarda kalıp görünmesem de güzel bir anı olarak kaldı. ?
Günün özeti olan “Think local, act global” diyerek yazımı sonlandırıyorum. Bizi böyle önemli bir bilim insanıyla bir araya getirdiğin için teşekkürler BTM. Bir sonraki yazıya kadar kendinize iyi bakıın. 😊
Bir yanıt yazın